Hamileliğimin ilk gününden itibaren (hatta hamile olmadan önce de) normal doğum hedefledim. Ama hedefti, hırs değil.. Anlatacaklarımı yaşayan onlarcanız olduğunu bildiğim için hırs olmadığını bilhassa belirtiyim de..
İlk kontrolümüzde doktoruma; “normal doğum için neler yapmam lazım?” diye sormuştum. Henüz 6 haftalık bir hamileyim, kafa leyla, bendeki sorulara bakın 😉 Doktorum da “normal doğuma takılmamanı öneririm, o zaman olur” demişti..
Bol bol okudum, hareketli bir hamileydim, yürüyüşlerimi yaptım, çok çok su içtim, sakin bir hamileydim, evham&korku sıfırdı.. Hepsi kolay bir normal doğum içindi.. Göya kısmet diyordum ama baya önemsemiştim gizliden gizliden. “Şöyle sancı, böyle kötü hikayeler” anlatıyorlardı bende sıfır korku; “olsun ben doğururum!” dedim hep.. Cengaver olmak kanımda var;)
Ve geldik 35.haftaya.. Bende bir gariplik.. Doktorumun muhitindeyken aradım, ilk defa böyle bir şey olunca o da şaşırdı; gittim bir şey yok.. “kızını görmek için bahane üretme” diye dalga bile geçti; iyi fikirmiş alsında..;) Kaldı ki akşamına her şey düzeldi, o hissettiğim başının aşağı dönüşüymüş meğer..
36.hafta kontrolümüzde ekrana farklı baktı doktorum; “hmmmm” dedi.. Kontrolleri sıklaştırdık ve daha önce duyduğum ama bilmediğim NST’ye gönderdi bizi.. Biz her gün NST çektirip, gönderiyorduk; beğenmezse çağırıyordu bizi..
Tamam artık süreç hızlandı dedim, bir yanımda gözyaşı (korku başladı), diğer yanım çanta&oda süsleme&fotoğraf hazırlığında.. Tabiiii en güçlü diğer yanım da olası bir hemen doğum için doktorumla normal doğum pazarlığında..
Geldik 37.haftaya; NSTler,içerdeki durum ve kızımın bir önceki haftaya göre 50gr kaybetmiş olmasıyla karar verdik, Cuma günü kızım gelecekti.. Ay yazarken bile kalbim pırpır.. Bunu planlarken eşim ve doktorum konuşuyor; ben ağlama&heyecan&şaşkınlık içindeyim.. Doktorumun sözü de var; “önce normali deneyeceğiz ama çok umutlanma!” dedi. Sanki adamcağız böyle dememiş, beni direkt kesicekmiş gibi ben adamla hala pazarlık yapıyorum, şimdi bakıyorum da çok komikmişim 😉
Veee büyük gün geldi.. Harika gün.. Sabah erkenden gittik, NST bağlandı ve sancı verilmeye başlandı.. Hemde ailemin her ferdi ve arkadaşlarım gelsin diye zaman kazanıyoduk 😉 Son eşikte sancı veriyorlar, bende his sıfır; doktoruma “ben kızımı germek istemiyorum, hadi sezeryana inelim” dedim. “Hazırlatmıştım ameliyathaneyi, herkes geldi mi?” dedi tatlı doktorum ve bu kaçınılmaz sona kendi rızamla geldiğim için mutlu olmuştu. Yoklama aldık, tamam gidebilirdik artık..;)
Ayık girdiğim ameliyathanede, o cengaver Zeynepten eser yoktu 😉 “Vaz mı geçsem?” diye bile düşündüm ama hop diye halloldu ve epidural sezeryan, eşim de gelince başladı.. Kızımın geldiği an, mutluluktan nefesim kesildi; oksijen desteği verildi.. Öyle bir an..
..
Telaşe bitip, doktorum odaya kontrole geldiğinde; “bugüne kadar neden korkmuşum ki? Çok rahatmış” dedim. O da; “yaşamadan karar vermezdin” dedi.. Ne kadar haklıydı; bana laf anlatamazdı, kafamda o normal doğum fikriyle. Akşam yürümeye, ertesi gün de duş almaya başladım ve hop evimizdeyiz..
..
Ne vardı sanki 9 ay boyunca bunu düşünmeye..? He keşke olsaydı ama epidural sezeryan olmak zorunda olup da bir kere bile keşke demedim.. Zaten kızım öyle ya da böyle gelmişken o doğum şekli ne kadar da önemsizmiş..
Her şey yaşanarak öğreniliyor..
Hastanede sakin, kendi doğum şeklime karar vermiş, doğumdan önce ve sonra her aksilikte görmezden gelişim hemşireleri bile şaşırtmıştı; “biz gergin annelere alışığız, şaşırdık” demişlerdi.. Ben sakin oldukça, her iş halloldu, kızım gaz sıkıntısı çekmedi, ben gaz sıkıntısı çekmedim.. Hepimize yansıdı sakinlik ve teslimiyet, emin ol..
..
Yani hamilelikte tek düşünmen gereken bebeğinin sağlığı ve huzuru(gaz vs) olmalı; doğum şekli, zamanı vs müdahele edebildiğin konular olmadığı için yukarıya teslim olmak çok büyük rahatlık veriyo..
Güzel anne adayı, bilmem bu anlattıklarımın kaçını sen de düşünüyorsun ama içini ferah tut; bak sonunda su yolunu buluyor..
…
Sevgiler,
Zeynep