Bu bir tatil yazısıdır ama biraz farklı..
Mekan ya da beach partileri tanıtan bir yazı değil 😉
Bebeğinizle çıkacağınız ilk tatilin yazısı bu.. Bence bu konuda kitap da yazılırmış, az konu yok..
Ve bebekle seyahat için yazılanlara baktım da, hep “seyahat çantası” detayları verilmiş.. Halbuki seyahatin tamamından bahsetmek lazımmış..
..
İlk cümlem; çok zormuş.. Ben kolay kolay zor demem bilirsiniz; ama zormuş.
Bebeğim küçük olduğu ve havanın çok sıcak olduğu gerçekleri zorluğu katladı tabi.. Güneşe çıkılmaması gereken saatler, klimadan donmaması gereken yerler vs.. Dengele, kaç, koş, bi orda otur bi burda, bu zamana kadar kurmaya çalıştığın düzenler bozulsun vs..
Tamam tamam gözün korkmasın, zor diyim sen kendini hazırla ki benim gibi tadını çıkarabil diye dedim öyle 😉
Kendime, bir sonraki adımlarımız için hep notlar alarak geçirdim günlerimi.. İlk denemede çok şey öğrendim, darısı diğer tatillerin başına..
Notlarımdan sizin de işinize yarayacaklar;
*Uçağa binecekseniz, “insanlara ayıp olacak” gerginliği bende vardı ve Masal tabi ki bu gerginliği hissetti; giderken çok ağladı.. Dönerken, “napiyim, o bir bebek” dedim ve uçağa bindim; Masal yine ağladı ama daha sakinleştirilebilir bir ağlamaydı.. Zor ama umursamamaya çalışın, sıkın dişinizi 😉
*Otel seçiminde, güneşten kaçacağınız zaman oturabileceğiniz çimen&ağaç altı gibi mekanlar var mı mutlaka sorun. 11-15 saatleri arası klimalı odaya çıkacağınıza ağaç altında oturursunuz.
*Çimen dememin nedeni; minik bebeğinizi tamam gölgede tutacaksınız ama yansıma almayan bir gölge lazım.. Yani iskele üstündeki şezlonglarda gölge diye oturursanız denizden yansımayla yine yanar bızdığınız.
*Güneş koruyucu kremini ilk gün az sürün, alerjik bir reaksiyon var mı izleyin ona göre ilerleyen günlerde kullanımı arttırın. (ben Mustela’nın ürünlerini aldım ve kullandım)
*Kesinlikle, kesinlikle çantanıza yelpaze koyun.. Benim şans eseri alacağım tutmuş, ne çok işe yaradı bilseniz.. Esmediği zaman, (bebeklerin sıcak sevmediği malum) ben hep yelpaze ile serinlettim.
*Akşam yemeğinde ya da her yemekte masanızı, çatal bıçak servis edilen alanlardan uzak seçin.. Tatilde zor uyuttuğunuz bebenizi, çat çut atılan tabak çatal sesleri uyandıracaktır.
*Otel odanızın balkonu var ise, balkonunuzun yan oda ile ayrımını sorun.. Bizim odamızın terası vardı ve yan odanın terası ile sadece bir paravan ayırıyordu. Masal’ı öglen uykusuna çıkardıgımda, yan odada 3-4 yaşlarındaki çocuğunu uyutmaya gelen ailenin gürültüsü ile uykuya yine dalmak çok zor oldu..
*Sineklik, yelpaze gibi çok önemli.. Sinek olmadığını düşündüğünüz gün bile bızdığınızı iştahla yemek için koşturan sinekler var.. Sinekliğin üzerinde nöbettelerdi resmen, iyi ki almışız yanımıza dedik..
*Gece, odada klima açılacaksa –ki bu havada aksi çok zor- uzun kollu tulumunuzu götürün. Ben alırken “saçmalama dediler”, ama iyi ki almışım.. Klimayı gönül rahatlığıyla açtık; ne üşüdü, ne terledi.. Kısa kollu body giydirsem, bacakları üşür gaz olurdu..
*Emzik, biberon denemelerinizden pes ettiyseniz tatile götürmemezlik etmeyin; modları değişip alabiliyorlar.. Masal almadı ama orda ahbap olduğumuz bir minnoş tatilde emzik almaya başladı.. Siz de denemelerinize orda devam edebilirsiniz.
*Hem deniz için, hem banyosu için ayrı havlu mutlaka alın
*Bol bol bol bol body alın
*Otelde sizi ilk günden tanımalarına izin verin, sonra bebeğinizle size çok yardımları dokunuyor; herkes bir işin ucundan tutuyor.. Seviyorum bizim insanlarımızı ..;)
*En önemlisi; ben kendimi yine bu tatil için motive etmiştim.. Denize girmek, güneşlenmek, keyif kahveleri için eskisi gibi bir tatil olmayacaktı. İyi ki motive etmişim, olmadı da.. Denize giremediğim 2 gün oldu, diğerlerinde de 5er dakika koştur koştur girdim çıktım.. Güneşlenmekse, odada uyuttuysam balkonda kafamı güneşe çevirerek oldu 😉 Bunlara kendimi hazırlamasaydım çok mutsuz olabilir; yanımdakileri de mutsuz edebilirdim.. Bunu bilerek, kabul ederek, bebeğinizle ilk tatiliniz olduğunu kafanıza kazıyarak gitmenizi tavsiye ederim.
Bütün bunlar alt alta olunca, şimdi keyif zamanı..
Sağlıklı, güneş çarpmamış, sıcaktan bunalmamış bebeler şerefine; kahveler benden 😉
Sevgiler,
Zeynep