Güneşli bir Pazartesi günü, can sıkıcı ne olacak ki..
Sağlınız yerindeyse..
Patron mu can sıkıcı, paran mı az, yaptıgın şeyler bugün olmuyor mu..
Neden üzülüyorsun ki..? Nasılsa yarın unutacaksın..
..
Bunların, yazacaklarımla, size söylemek istediklerimle hiiiiç alakası yok ama içimden geldiyse yazmayayım mı? 😉 ..
Sonbahar yazımda belirttiğim gibi (tıktık), bu mevsimi seviyorum zor anılarım olmasına rağmen..
Perşembe günü (2 Ekim) doğumgünüm..
Ama bu sene, fotoğraftaki gibi bir kutlama her zaman cazip olsa da içimden kutlama, coşkuyla şımarma gelmiyor.. Size geçen seneki doğumgünümü anlatayım, hem anlarsınız, hem güler, hem hüzünlenirsiniz..
Ama hayata dair..
..
Geçen sene bütün yaz ve bu zamanlar, biz hastanedeydik..
Annemin artık sadece duaya ihtiyacı olduğu son dönemleri..
Ve abimle, annemizin başında otururken konuştuk.. 2 Ekim’e çok az vardı, her an korku doluydu..
Ama biz biliyorduk; annem beni o gün üzmeyecekti, o halde bile bizi düşünüyordu..
Ve 2 Ekim öncesinde yoğun bakıma kaldırıldı ama ertesi gün çıktı..
İlk söylediği; “Annem, rüyamda sana doğumgününde turkuaz bir kolye takıyordum..”
Bebeğim benim, hala aklı oralarda..
Sonra 2 Ekim.. Beni bilen bilir, ben aylar öncesinden doğumgünümü hatırlatır, şımarıkça hediye ister, hoplar zıplarım..
Ama o zaman tabi ki, günü bile bilmiyordum..
Yine hepimizin hastanede olduğumuz bir günün sabahı, kapı açıldı.. Mehmet abimiz girdi içeri, elinde hediye paketi.. O gün 2 ekimmiş ve annem rüyasında gördüğü o kolyeyi aldırtmış……
….
Ne dersiniz, ne düşünürsünüz.. Anne.. O halde evladını düşünen anne…
Ve sonrasında pasta aldılar, yanında kestik.. O sene tek hediyemi, o düşündü, o verdi..
…
O gün geçti, korkumuz arttı.. Çünkü annem bana, o günü yaşatmayacaktı biliyorduk ama sonrası..
Ve öyle de oldu 8 Ekim’de melek oldu biriciğim..
Bu hafta ve önümüzdeki hafta, bu buruk doğumgünüm ve annemin sene-i devriyesi var..
…
Buruğum ama çok güzel anılarım var..
…
Peki ben bunları niye anlattım..?
Çünkü; Keyf-i Hayat, yola annemden sonra çıktı; bu hayatın tadını bilmek için..
Bu demek değil ki, ben sürekli lüks içinde, keyif içinde vs yaşıyorum.
Herkes gibi gün içinde her duyguyu yaşıyorum.. Ama keyif alıyorum her andan.. Bu anılardan.. Bu hatıradan..
Bilin, duyun, siz de kıymet bilin diye yazıyorum hep bunları..
Aşağıda, o pasta ve o gün hastanede çekilmiş fotoğrafım var..
Göreceksiniz ki, herkesin hayatı her zaman pembe değil, ama Keyf-i Hayat da bu zaten..
Hayatından, o anından keyif al..
Kutla, ağla, haykır, paylaş.. Hepsi var bu hayatta…
…
Doğumgünümde (2 Ekim’de) yine sizinle paylaşacağım her şeyi, siz bana çok iyi geliyorsunuz, tekrar çok teşekkürler,
..
Sevgiler,
Zeynep
Yaa tatlım ağlattın… ama iyi ki de öyle yaptın paylaşmak güzel, paylaşıldıkça hafifliyor insan.. Anneliği de ne güzel anlatmış oldun, ne durumda olursan ol evladın önceliğin, tek düşüncen.. canım benim o kolyeni tak ve annene öpücük gönder 2 Ekim’de!
Canımsın.. Öyle yapacağım canım, onu da paylaşacağım..
Çok sağol ortak olduğun için..
Çok öpüyorum..
kuzumsunnn..Oya annemiz nur icinde yatsın…sen de onun cennette oldugunu bilerek misler icinde nice dogumgunlerini kutla…
sen bize emanetsin…seni operiz koklarızz…cok severizz…
Güzel Kardeşim Zeynepciğim,
Allah sana sevdiklerinle birlikte geçireceğin sağlıklı, uzun ömürler versin ki “Keyf-i Hayat” seninle birlikte büyüsün, daha da güzelleşsin. Ağzına, emeğine, ellerine, güzel yüreğine sağlık. Sevgiler…